AHMET KUDSİ
TECER’İN HAYATI (1901-1967)
1934’te Yüksek Öğrenim
Genel Müdürü oldu. Yedi yıl süren bu görevi sırasında özellikle Devlet
Konservatuarı’nı teşkilatlandırdı. 1942’de Talim ve Terbiye Kurulu üyeliğine
atandı ardından Adana ve Urfa milletvekili oldu. (1942-46) 1941-45 yılları
arasında ülkü mecmuasını yönetti. Bu yıllarda köy temsilcileri ile ilgilendi,
köy tiyatrosunu inceledi ve Koç yiğit Köroğlu oyununu yazdı.
1948’de Devlet Konservatuarı’na,
1949’da Paris Kültür Ateşeliğine atandı; daha
sonra UNESCO ( Uluslar arası
Çocuk Yardımlaşma Derneği ) Yürütme Komitesi
Türk Delegesi oldu. 1951’de
Galatasaray Lisesinde,1953’te
İstanbul Konservatuar ında görevlendirildi. 1957’de Güzel Sanatlar Akademisinde estetik
dersleri verdi; İstanbul
Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünde
ve İstanbul Radyosunda folklor
öğretmenliği yaptı.
1966’da İstanbul Eğitim
Enstitüsü Öğretmeni iken yaş
haddinden emekli oldu; 25 Temmuz
1967’de İstanbul’da öldü ve Zincirli
kuyu mezarlığı’ na defnedildi.
AHMET KUTSİ TECER’ İN EDEBİ
KİŞİLİĞİ
Ahmet Kutsi, ilk öğrenimini Kudüs’te
bir Fransız okulu olan Freres okulu’ nda, orta öğrenimini Kıklareli’de lise
öğrenimi Kadıköy Sultanisi’nde, yüksek öğrenimini Halkalı Yüksek Ziraat Okulu’
nda, İstanbul Darülfünun’ da (üniversite) ve Paris Sarbonne Üniversitesi’ nde
öğrenim görerek öğrenimini tamamlamıştır.
Yolcular yolcular! Deniz çağırıyor,
Çağırıyor suların kükreyen sesi.
Kükreyen, çıldıran sular bağırıyor,
Bağırıyor toplamak için herkesi.
Ahmet Kutsi, Beş Hececiler’ den sonra, bu vezne yeni ses ve söyleyiş
imkânları getiren Necip Fazıl Kısa kürek, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ahmet Mühip
Dıranas kuşağındandır.
Önce tekçi temaları özellikle aşk, ölüm, ıstırap konularını işledikten
sonra Faruk Nafiz’ in açtığı yolda fakat onun tarzından çok türkülerde
âşıklarda yol alan memleket şiirlerine yönelmiştir. Kimisi bir ülküye bağlı,
kimisi biraz resmi ve zorlama kokan, kimisi de Anadolu’ nun eski efsanelerine
dokunan bu şiirler, Ahmet Kutsi’ nin asıl kişiliğini gösterir.
Orhan Veli neslinden önce, Türk şiirini sade, saf ve çıplak hale
getirenlerin başında Ahmet Kutsi gelir. Duygularını benzetmelerden ve
sıfatlardan ayıklayıp, teferruatta değil öze önem verdiği üslubu çıplak dili de
üslubu gibi yapmacıksız, tabiî ve canlı; halkın günlük konuşma dilidir.
Ahmet Kutsi, şiirlerini tema bakımından
ikiye ayırmak mümkündür: şahsi duyguları işleyenler ve yurt sevgisini dile
getirenler. Şahsi duygularına yer verdiği şiirlerinde aşk, tabiat,
metafizik(ölüm, hayat) gibi temalar; yurt sevgisini dile getiren şiirlerinden
dolayı “memleketçi şiir” in temsilcileri içinde yer alır. Ahmet Kutsi,
genellikle halk şiirlerinin sekizli ve on birli hece ölçüsüne ve milli nazım
birimi olan dörtlüğe bağlı kalmış; bazen da heceyi yeni ölçülerle denemiştir.
Ahmet Kutsi, yalnız halk edebiyatı
sınırları içinde kalmamış, Divan Edebiyatının ritmik bir biçimi olan “müstezat”
heceye uygulamayı başarmıştır. Şiirin dış yapısını kurarken kâfiyenin
imkânlarından daima faydalanmış ve daha çok zengin kâfiyeyi tercih etmiştir.
Ahmet Kutsi’ nin ilk şiirleri
1921-1922’de Dergah Mecmuasında, 1924-25 yıllarında Milli mecmuada
yayımlanmıştır.1933-36 yılları arası şiir bakımından en verimli olduğu
dönemdir. 1932’ de Ahmet Kutsi’ nin kendi eliyle yayımladığı “Şiirler”adlı
kitabından sonra şiirlerinin çoğu Varlık, Oluş, Yücel, Ülkü ve Türk Düşüncesi
dergilerinde yayımlanmıştır. Ahmet Kutsi’ nin Şiirlerinin kaynağı halktır . Bundan dolayı saz şiirinin ve âşık tarzının bütün inceliklerini sabırla araştırıp
folklor değerleriyle birleştirmiştir.
Böylece milli bir şiir meydana getirmek
istiyordu . ‘Sanat hayatımızdaki durgunluğun altında kendi kendinden emin olmayan , ruhunun içinde yürümekten korkan mütereddit bir insan “
tipimiz olduğunu belirterek milli
sanatımızı kurmak isteyenlere yol
göstermiştir.
Ahmet Kutsi, milli Eğitim Müdürü olarak Sivas’a tayin edilince folklor
hevesine çok sağlam bir zemin bulmuş
oldu ve Halk kültürünün ortaya çıkması
için bütün kuruluşlardan faydalandı.
Bu hususta daha İstanbul’da öğrenci
iken Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu kendisine yol gösterici olmuş,
Fındıkoğlu’nun yönettiği Halk Bilgisi
mecmuasında Paris kütüphanelerinde yaptığı çalışmalar yayımlanmıştır. Özellikle
“Köroğlu” yazısı onun Türk edebiyatında isminin duyulmasında etkili olmuştur.
Ahmet Kutsi’ nin Sivas’ ta
“Halk Şairleri Bayramı” düzenlemesiyle Âşık Veysel, Talibi ve Ali İzzet
gibi âşıkları tanıdı. Türk folklor zenginliklerini o devrin “Halkevleri” ne;
her ilde çıkan Halkevi dergilerine ve özellikle de 1941-1945 yılları arası
çalıştığı Ankara’ da yayımlanan Ülkü dergisine getirenlerin başında Ahmet Kutsi
vardı. Ülkü dergisini bir köy şiirleri ve folklor “mektebi” haline getirmiştir.
Ahmet Kutsi, tiyatro türünde de eserler
vermiştir. Paris’ e gidince modern Avrupa tiyatrosunu tanımış, yurda dönünce
batı tekniği ile folklor ve halk malzemesini işlemek suretiyle milli tiyatroya
ulaşmak istemiştir. Tiyatro türünde kendisine ilk şöhreti sağlayan, geleneksel
tiyatromuzdan esinlenerek yazdığı Köşe başı’ dır. Ahmet Kutsi, tiyatro
oyunlarının iki belirgin özelliği vardır:
1.Biçim yönünden tiyatro
geleneğimizden, halk kültüründen ve halk motiflerinden faydalanarak halkın
konuştuğu Türkçe’ yi şiirli bir dille yazıya geçirmiş;
2.Muhteva yönünden ise geçmişten
geleceğe doğru uzanan bir süreç içinde dikkatlice gözlediği toplumumuzu
özellikle toplumsal değişme, özüne yabancılaşma ve zıtlıklarıyla tasvir ederek
diyalektik açıdan ele almıştır.
Ahmet Kutsi, gençlik yazılarından
birinde “Ben ömrüm boyunca Anadolu’yu dinleyeceğim ve onun sesini dinletmeğe
çalışacağım.” demişti. Bu sözüne bağlı kalarak Avrupa’ da öğrendiklerini
memleket sevgisi ile birleştirip tam bir olumlu aydın örneği vermiştir. Folklor
ve âşık şiirinin Türkiye’ de yayılışı, radyoları ve memleketi kuşatması
bakımından büyük emek ve hizmetleri görülmüştür.
Ahmet Kutsi, halk şairlerinin son
büyüklerinden olan Âşık Veysel’ i Sivas’ ın Sivralan köyündeki yalnızlığından
çıkarıp bütün ülkeye tanıtmıştır. Müze ve kütüphanelerdeki eski yazmalar,
vesikalar, minyatürler, kenar köşeye atılmış cönkler arasından belgeler
çıkararak Yunus Emre ve Karaca oğlanın hayatına ışık tutmuştur. Eski Türk dansları,
oyun kolları, Köylü Temsilleri, orta oyunu üzerinde çok önemli araştırmalar
yapmıştır. Ayrıca Köylü Temsillerini ciddi manada ilk inceleyen Ahmet Kutsi’
dir.
ESERLERİ:
Şiirleri; Şiirler adlı şiir kitabı kendi eliyle yayımladığı
tek kitabıdır (1932). Diğer tüm
şiirlerini Vecihi Timur oğlu 1980’ de “Ahmet Kutsi Tecer, Kişiliği, Sanat
Anlayışı ve Tüm Şiirleri” adıyla yayımlamıştır. Sevgi Gözdemir, 1987’ de Kültür
Bakanlığı Türk Büyükleri dizisinden “Ahmet Kutsi Tecer” adlı kitabını
yayımlamıştır. Araştırma- incelemeleri; Yunus Emre, Karaca oğlan, Ortaoyunu,
Köylü Temsilleri, Türk dansları ve oyun kollarıdır. Tiyatro oyunları; Köşe başı(1947), Bir Pazar Günü(1959), Koç
yiğit Köroğlu(1969) yayımlanmış olanlarıdır. Yayımlanmamış olanlar ise Yazılan
Bozulmaz, Satılık Ev, Yüzük Oyunu, Ömür Yolu, Arkadaş Hatırı, Avşarlar,
Didonlar ve Sunalar’ dır. Bunlar tamamlanmamış olabilir.